Mitsubishi, tüm Japon teknolojisini toplayarak tek bir araca sığdırdı ve Avrupa pazarında çok daha beğenilen BMW 5 Serisi ile rekabet etmeye çalıştı.
Sonuç Sigma olarak adlandırıldı ve temelde aşırı mühendislik ürünü bir Mitsubishi Diamante idi. Ancak otomobil üreticisi araca gereksiz özellikler eklememiş. 1991’de Enterprise yıldız gemisine bir yönetici sedanından daha uygun görünen şeyler eklemeye çalıştı.

Ancak Mitsubishi, tasarım departmanına büyük miktarda para ödemeyi unuttu ve arabanın şekli mühendislik yeteneklerinin altındaydı. Önde, çift farlar ve ortada Mitsubishi’nin üç elmaslı rozetini taşıyan dikey bir yuva bulunuyordu. Arka kapıların arkasındaki üçüncü cam, arka koltuktaki yolcular için iç mekanın hafifliğini arttırdı.

İçeride, araba, konforlu koltuklar ve tonlarca özellik ile deri kaplı bir iç mekana sahipti. Clarion ses sistemi, bagajda 6’lı CD değiştirici ve ön panelde bir radyo kaset çalar içeriyordu. Ayrıca Mitsubishi, hız sabitleyici ve yenilikçi güvenlik özellikleri gibi birkaç ekstra özellik sundu. Otomobil üreticisi, Sigma için bir çekiş kontrolü ve elektronik stabilite kontrolü kurdu. Ayrıca, sürücünün aracı yol koşullarına bağlı olarak yükseltmesine veya indirmesine izin veren değişken bir yerden yükseklik düğmesi ekledi.

Kaputun altında, 3.0 litrelik V-6, 3000 GT spor otomobilden alındı ve 200 beygirden fazla güç sağladı. Elektronik olarak kontrol edilen dört vitesli otomatik şanzımanla veya beş vitesli manuel şanzımanla eşleştirildi. Sigma için mevcut olmayan iki teknik özellik, Mitsubishi’nin diğer modellere kurduğu dört tekerlekten çekiş ve dört tekerlekten direksiyon sistemleriydi.